Bilgisayar Bağımlılığı Nasıl Giderilir ?

Bilgisayar Bağımlılığı

Günümüzde bilgisayarlar hayatımızın vazgeçilmezi haline geldi. Ancak yaşamımıza kattığı kolaylıkların yanı sıra olumsuz sonuçlarını da görüyoruz. Çocukların bilgisayar kullanımında doğru alışkanlıklar geliştirmesi için anne babaların konuya dikkat etmesi gerekiyor. Eğer çocuğunuzun bilgisayar başında geçirdiği süre giderek artıyorsa, başka bir işle meşgulken bile bilgisayarı özlüyorsa, sizi ve arkadaşlarını dikkate almıyorsa, başka faaliyetleri önemsemiyorsa, sırt, bilek, baş ağrısı gibi fiziksel sıkıntılar yaşıyorsa bağımlılıktan söz edilebilir.

Bilgisayar ya da bilgisayar oyunu bağımlılığı, son dönemlerde sıklıkla karşılaştığımız bir sorun artık. Ders çalışmama, okula gitmek istememe, temel ihtiyaçlar dışında bilgisayar başından kalkmama, dikkat eksikliği ve ders başarısızlığı, engellenmeye tahammül edememe, kayıtsızlık ve çabuk duygusal doyum arayışı şikayetleri, ebeveynlerden en çok duyduğumuz şikayetlerdir.

Rahatsızlık çoğunlukla erkek çocuklarda 14-15 yaşlarında ortaya çıkmaktadır. Geçmiş öykülerinde, bu çocukların ilkokul döneminde dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı aldığı ve derslerinde başarısız oldukları görülmektedir. Bu rahatsızlıkların tedavisinde ise ergenler, farmokolojik yardım almış olsalar da semptomlarda düzelme izlenmemiştir. Ergenler gün içinde o kadar çok bilgisayarla meşgul olmaktadırlar ki ailesel ve sosyal ilişkilerinden çekilmekte hatta günlük rutin ihtiyaçlarını bile karşılamaktan geri durmaktadırlar. Bu ergenlerin sosyal işlevselliği görünürde sorunsuz olsa da derinlik ve kalitede eksiklik görülmekte ve bu durum anne-babadan tepki görmektedir.

Ergenler, kısıtlı sosyal ilişkilerinden memnundur çünkü genelde sosyal ilişkilerini kendileri gibi bilgisayar oyunları oynayan ergenlerle kurmaktadırlar. Bu ergenlerin oluşturduğu oyun grupları, oyun eksenli bir araya gelmekte ve kendileriyle aynı dili konuşmayan kişilerle temas etmemektedirler. İnsanoğlu, anne karnındaki yaşantısından sonra fiziksel doğumla anneden ayrılmakla beraber psikolojik doğumu gerçekleştirip tam bağımlılıktan bireyselleşmeye giden yolu tamamlama ödeviyle doğar. Bu yol, anne-çocuk ilişkisinin temel eksenini oluşturur.

Her bağımlılık ilişkisi, anne ilişkisine dayanır. Doyuran, besleyen, ihtiyaçları karşılayan anne, gelişim ilerledikçe bu özelliklerini kaybetmektedir. İnsanoğlu da iç dünyasındaki bu iyi anne temsilini değiştirmek ve dönüştürmek zorundadır. Ancak sonu gelmeyen arzu tatmini arayışı, insanoğluna bu cennetsi ilişkinin izini sürecek tutkuyu da aşılar. Arzuyu tatmin edecek, mutluluk verecek, tüketilse de hayatta kalacak iyi nesne(anne), hep aranır. Ondan ayrılmayı kabul etmek, yasını tutmak ve elde kalan boşluğu sağlıklı kanallarla yüceltmek ise zor bir gelişimsel ödevdir. Konumuz olan bilgisayar bağımlılığında ise ergenlikte tekrar eden, aktivite kazanan çocukluk çatışmalarının kendine özgü şeklini irdeleyeceğiz. Ergen, bağımlılık ritüelleriyle anneyle geçmişte kurulan tümgüçlü ilişkinin bitişini inkâr etmektedir. Ayrılmanın, bireyselleşmenin, tek başına olmanın, çağımızın narsistik döngüsünde oluşturduğu bilinçdışı kaygı, özellikle bilgisayar oyunları vasıtasıyla karşılanmaya çalışılmaktadır.

Bağımlı ergen, bir zamanlar annenin tüm arzularını ve saldırganlığını kabul eden, doyuran, tamamen bebeğin kontrolünde olduğu o büyüsel ilişkinin peşinde koşar. Bu patolojide ergenin bağımlılığından ziyade bağımsızlığa karşı seçilen savunmanın-defansın, ergenin ruhsal dünyası üzerinde ortaya çıkardığı tahribat daha önemlidir. Ergenler, saatlerce bilgisayar başında kalarak, günlük ihtiyaçlarından bile feragat edecek şekilde izole bir kozada, KNİGHT gibi savaş oyunlarında her gün yüzlerce cinayet işlemektedirler. Ergen, böylelikle her türlü insan-nesne ilişkisinden uzak durmakta ve dış dünyanın ilişkisel gerginliklerinden kaçınmaktadır. oyun içinde daha güçlü hale getirdiği savaşçılarıyla ergenler, anne ilişkisinde karşılayamadığı engellenme yaşantısının pasifliğini, ezikliğini, acizliğini tersine çevirmekte ve savaşçısına hükmeden bir iktidar kalkanıyla dış dünyanın ilişkisel gerginliklerini savuşturmaktadır.

Bu rahatsızlığın altında yatan dinamikler, yaptığımız araştırma göstermiştir ki erken dönem anne-çocuk ilişkisindeki doyumun eksikliğiyle başlayan süreçte, çocuğun denetim döneminde anne tarafından aşırı kontrol edilmesi ve bağımsızlaşmasının desteklenmemesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Denetim ilişkisi, daha önceki dönemde verilemeyen şefkat ve güvenin sonucunda, anne imgesinin olumsuz özelliklere sahip olmasıyla daha da sertleşmektedir. Olumsuz anne imgesi çocuğu denetlediğinde, kontrol yeteneklerini geliştirmesi ve sınır duygusunu öğrenmesi beklenen çocuk, anneyi olduğundan daha sert, cezalandıran ve affetmeyen, baskıcı bir figür olarak algılamaktadır. Bu arada, babaların da anneyle çocuğun ilişkisinde asıl otorite olarak yer edinemediği ve çocuğa rol modeli olamadığı görülmektedir. Aile içinde baskın kişi anne olurken, babalar annenin bıraktığı şefkat boşluğunu doldurmaya çalışmaktadır. Bu bozukluk, aile dinamiklerinin irdelenmesi ve anne-babanın çocuk yetiştirme tutumlarının çözümlenmesi ile sağlıklı bir damara oturtulabilir. Böylelikle çocuklukta geçilemeyen ruhsal basamakların aile terapisiyle sağlıklı bir şekilde geçilmesi sağlanabilir, ruhsal gelişme ve olgunlaşmaya imkân sunulabilir.

İnternetin yaygınlaşmasıyla, gittikçe daha geniş kitlelere ulaşan bilgisayar oyunları, 11-35 gibi çok geniş bir yaş aralığını etkiliyor. Oyunlarla Erkekler, kadınlara göre 4 kat daha fazla ilgililer. Bu oyunların en ünlülerinden World Of Warcraft’ın, dünya çapında kayıtlı 5 milyon oyuncusu var. En yenilerinden, uzay strateji oyunu OGame ise, şu anda Türkiye’de 230 bin kişi tarafından oynanıyor. Toplamda da bir milyon kişinin strateji ve rol yapma oyunları oynadığı tahmin ediliyor. Aşırıya kaçanlar için, bazı uzmanlara göre oyunların uyuşturucu bağımlılığından hiçbir farkı yok.
100 kişiden 40′ı istese de bırakamıyor,
Son 10 yılda, 100-300 bin arasında Japon genci, en başta bilgisayar oyunları yüzünden odasına kapanmış durumda. Sadece akşam yemeğinde odasından çıkanlar, ayda bir cd almak için sokağa çıkanlar var. Daha da kötüsü, 10 yıldır odasından çıkmayan insanların olduğu sanılıyor. Avrupa ülkelerinde ise rol yapma oyunu oynayanların bilgisayar başında kalma ortalaması günlük 12-15 saat. Kalabalık nüfusu sebebiyle oyun üreticilerinin gözde ülkesi Çin’de bir oyuncu, oyunda çok değerli olan kılıcı çaldığı gerçekçesiyle bir başka oyuncuyu öldürdü. Çinli oyuncu cinayet suçundan idama mahkum edildi. Çin hükümeti, üç saatten fazla bilgisayar başında kalmayı yasakladı.

• Sanal yerine doğal aktiviteler tercih edilmeli, çocuklarınızı arkadaşları ile doğal yollardan görüşmeleri için yönlendirebilir, onlara yeni olanaklar yaratabilirsiniz.

• Spor aktivitelerine zaman ayrılmalı, spor, çocukların fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimleri için son derece gerekli bir aktivitedir.

• Arkadaşlık ilişkileri desteklenmeli, çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini desteklemelisiniz ve var olan arkadaşlık ilişkilerini sürdürmesi, yeni arkadaşlık ilişkileri kurması için onu yüreklendirmelisiniz. Çocuğunuz, bilgisayarda çok uzun ve gereksiz zaman geçirmek yerine arkadaşları ile olmayı seçecektir.

• Sosyal beceri eğitimi verilmeli, çocuklar, kendi akran grupları içinde iletişim kurmaya özendirilmeli. Eğer çocuk iletişim kurmada, iletişimi başlatmada ve sürdürmede güçlük çekiyorsa, sosyal beceri eğitimlerinden faydalanılabilir.

• Uzman yardımı alınmalı. Bunları yaptığınız halde çocuğunuzun giderek bilgisayar oyunlarına, bilgisayarda sohbet etmeye bağımlı bir hale geldiğini gözlüyorsanız ve bu durum çocuğunuzun okul başarısını, sosyal yaşamını olumsuz etkiliyorsa, bir uzmandan yardım alabilirsiniz.

• Bilgisayar ve internette geçirilen zamanın sınırlandırılması, bilgisayarın herkesin bulunduğu bir odaya konması gibi basit önlemler de çocuğunuza etkili bilgisayar kullanma alışkanlığı kazandırmaya yardımcı olabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: